Fikir Jimnastiği
Finansal raporları incelemeye zaman ayırmalıyız. Zira buradan önemli sonuçlar çıkartmak mümkün oluyor. Eskiden bu kadar şeffaf ortamlar olmadığı için herkes sadece kendi durumunu bilir ve kıyaslama yapmak için iğneyle kuyu kazardı. Veya sadece görüntü ile yetinilir, sır olan rakamlara ulaşılamazdı.
Şimdi öyle değil. Halka açık şirketler sayesinde ders çıkartılacak sonuçlara ulaşmak çok kolay oluyor.
Zaman zaman özeleştiri yaptığımda görüyorum ki, geçmişte bu faydalı bilgileri ben de fazla paylaşmamışım. Oysa bunların ortaya konması, tartışılması ayrı ayrı her şirkete katkı yapabileceği gibi sektörü de geliştirebilirdi.
Neyse ki günümüzde bu şansımız var.
Ama bu sefer de ‘eleştiriye kapalı olma durumu’ hassasiyet yaratıyor.
Peki onu nasıl aşacağız?
Belki de yaşlanmanın tek avantajı bu herhalde. Size biraz daha hoşgörü ile bakılabiliyor. Daha fazla gözlem yapabilecek zaman bulmak sayesinde de batıda olan faydalı alışkanlıkları tespit etmek ve işimize yansıtmak arzusu insanın içine yerleşebiliyor.
Gelişmiş ülkeler bu işlere erken başlıyorlar.
İş hayatının ilk gününden itibaren, demokratik ortamda hatalar ast-üst farkı gözetilmeksizin paylaşılıyor. İş geliştirme çalışmaları da böyle yürüyor.
O zaman biz de biraz onlara uyalım.
Halka açık perakende şirketlerin 3. çeyrek finansal raporlarını ve faaliyet raporlarını inceledim. Elbette gerçek hayatta gördüklerim de var. Şirket isimlerinden bahsetmeyeceğim, çünkü amacımız üzüm yemek.
Perakende sektöründe beni şaşırtan bazı sonuçları paylaşacağım. Haksız görüldüğüm konularda yapılacak dönüşleri ise memnuniyetle karşılayacağım.
- Ülkemizde son üç yılda devamlı küçülerek toplam 240’dan fazla şubesini kapatan bir perakendecimiz bir taraftan da yeni şubeler açmaya devam ediyor.
Bu bize ‘mağaza yeri seçimi’nde veya ‘ödenebilecek kiranın üst sınırı’nda yapılacak hataların daha makul düzeyde kalması şartını hatırlatıyor.
Burada toplam mağaza sayısının üçte birini fire vermek yerine, yüzde 5 hata payı içinde kalacak dikkat gerekiyor.
- Ülkemizde bir indirim marketi ile bir süpermarketin brüt kâr marjları tıpatıp aynıdır. Gider oranları da birbirine çok yakındır. Oysa sebepsiz ucuzluk olmaz. İki konseptin ayrışması, ‘gider ve brüt kâr oranları’ arasındaki farklılığın oluştuğu yerden başlar. Peki o fark yoksa…
- Ülkemizde standart ölçülerde mağazalara sahip bir zincir, şube sayısını yüzde 25 artırırken, ciroyu da yüzde 35 artırmışsa; neticeyi yeterli bulmak yerine, enflasyondan arınmış birebir bazdaki küçülmeyi tahlil etmesi gerekmez mi?
- Ülkemizde tek tek şubeler açarak ciroda ilk sıraya yerleşmiş olan bir perakendeci arayı açmaya devam ediyor. Normalde, inorganik büyümeyi de sürdüren rakipleri tarafından yakalanması veya en azından kendisine yaklaşılması gerekmez mi?
- Ülkemizde mağaza sayıları ve satış alanları birbirine çok yakın olan iki zincirden birisi diğerinin yüzde 37’si kadar ciro yapmaktadır. İlginç bulduğum için paylaşıyorum. Hani verimlilik çok önem verdiğimiz bir konu ya…
- Ülkemizde mağaza sayısında ve satış alanında açık ara önde bulunan bir zincir, cirosal bazda rakibinden hayli gerilerdedir. Bu durumda ilk özelliğin duyurulması mı, yoksa saklanması mı daha isabetli olurdu?
- Ülkemizde ikisi de 22 günlük stokla çalışan iki indirim mağazasından birisinin rafları sık sık boş kalıyor. Beceri isteyen düşük stokla çalışma eyleminde bu önemli farka rağmen sonucun eşit çıktığını kabul edebilir miyiz?
- Şimdiye kadar incelediğim finansal raporlarda, sadece bir perakendecinin birebir bazda ‘aynı mağazada ciro’ ve ‘aynı mağazada ciro artışı’ bilgilerini paylaştığını gördüm. Özgüven farkını göstermez mi?
Gerçi bunu hesaplamak da mümkün ama incelemeyi yapanı hiç uğraştırmıyorlar.
- Ülkemizde brüt kârının yarısı kadar kur farkı ve faiz gideri ödeyen perakendecilerimiz var. Giderler düştükten sonra yüzde 2-3 net kâr kalan sektörde, bu yükün taşınması sürdürülebilir olabilir mi?
- Ülkemizde perakende şirketlerde ‘işletici kullanımı’ yaygındır. Pastane, kuruyemişçi, balıkçı, manav gibi özel reyonların ehline teslim edilmesi isabetli bir uygulamadır. Ancak, disiplin altına alınmaları şartıyla…
Mağaza üst gelir grubuna hitabediyorsa işleticiler de kalite ve fiyat olarak bu seviyeye uyabilirler.
Peki mağaza indirim marketi ise manav semtin en pahalısı olabilir mi?
Müşteri şikayet edince; personel “o bölüm bize ait değil, başka bir firmaya bağlı” diyebilir mi?
- Ülkemizde rakibinden daha düşük ciroyla 10 bin kişi fazla personel istihdam eden perakendeci var. Bu durum iki şirketten birisinin yanlış yaptığını göstermez mi?
Ben sektörün selameti açısından bir fikir jimnastiği başlattım. Devamının gelmesi en büyük dileğimdir. Zira işlerimizi ancak böyle geliştirebiliriz.
Ercüment Tunçalp
Perakende Uzmanı
-
0
-
0
-
0
-
0
-
0
- 0 Yorum
-
Yorumu Gönder