Uzmanlardan Çiğ Süt Uyarısı
"Brusella vakaları her geçen gün artarken Organik kandırmacası adı altında vatandaşımız sağlığından oluyor”.
Ankara Üniversitesi, Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nevzat Artık ve Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Tansel Şireli “Hangi hayvandan, hangi koşullarda elde edildiği belli olmayan, kaynağı belirsiz sütler hiçbir denetime tabi olmadan sokaklarda özgürce tüketiciye sunuluyor.
Üstelik bu ürünler 'organik' denilerek daha pahalıya satılıyor, tüketici açıkça aldatılıyor, sağlığı tehlikeye atılıyor. Son üç yılda hayvandan insana geçen Brusella ve tüberküloz vakaları dikkat çekici düzeyde artmış durumdadır” diye konuştular.
İnsanlarda görülen brusella vaka sayısı ülkemizde son üç yılda artışa geçmiştir.
T.C. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre son yapılan 2012 yılı Brusella eradikasyon programı ile insan vaka sayısı resmi verilere göre 2008 yılındaki 9818’den, 2014’de 4474’ye kadar düşmüş.
Fakat vaka sayısı 2017 yılında 6457’ye kadar yükselmiş. 2018 yılında ise yedi binleri geçmiş. Ölüm vakasına rastlandığı da bilinmekte. Ülkemiz nüfusunun 82.003.882 olduğunu düşünürsek buna göre morbidite 8.80 ve mortalite hızı milyonda 0,01.
Kapınıza kadar gelen çiğ sütün kaynağını mutlaka sorgulayın!
Birçok hayvan hastalığının süt yoluyla insanlara geçebildiğinin altını çizen Ankara Üniversitesi, Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nevzat Artık ve Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Tansel Şireli de “Satın alınan çiğ süt hastalıklı hayvanlardan sağılmış olabilir mi? Antibiyotikli ilaç kalıntıları var mı?” sorularının cevaplarının önemli olduğunu söyleyip. Şunları kaydettiler:
“İnsanımızın, sütçüsüne olan güven duygusuyla kapısından aldığı çiğ sütteki bakteri sayısına, hastalık etmeni bakteri olup olmadığına, ne zaman sağılıp, ne zaman yola çıktığına ve kaç saat içerisinde kendisine ulaştığına ilişkin soruların cevaplarını alabilmelidir. Sokak sütünde bunu öğrenmesi çok zordur.
“Konunun uzmanı olmayanlar bizleri yediğimiz içtiğimiz gıdalar ile sorunlu hale getiriyor”
Günümüzde bu tip hastalıkların artışında önemli bir sorun da, konu uzmanı olmadığı için yeterli ve doğru bilgi sahibi olmayan insanların toplumu, özellikle sosyal medya aracılığı ile yanlış yönlendirmesidir.
Bu kesimin toplumu “güvenilir ve besleyici yönü yüksek gıda” diye kontrol ve denetimden yoksun, orijini bilinmeyen açık süt, sokakta satılan sütler veya halk pazarlarında doğal veya organik adı altında satılan menşei ve üretimdeki hijyenik koşulları bilinmeyen ürünlere yönlendirmesi, Brusellanın artışında önemli rol oynamaktadır.
Pazarlarda satılan açık süt ve süt ürünleri, özellikle taze peynir adı altında yeterli ısıl işlem görmemiş veya doğrudan çiğ süt ile yapılan peynirlerin satışı hastalığın yaygınlaşmasında bir etmendir.”
Toplumda Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından çıkartılan mevzuatla çiğ süt satışlarının serbest bırakıldığı gibi yanlış bir algının oluştuğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Artık ve Prof. Dr. Tansel Şireli, “Vatandaşımız bunu sanki koşulsuz olarak herkes çiğ süt satabilir veya açıkta süt (sokak sütü) satışı yasallaşmış gibi algılamıştır.
Halbuki mevzuat koşullu olarak sertifikalı süte çiğ süt satışına izin vermiş ve Tarım ve Orman Bakanlığı çıkardığı mevzuatta satış koşulları ve şartlarını belirlerken, özel otomasyon sistemlerde, hastalıktan ari belgesi olan çiftliklerden elde edilen takip edilebilir sütlerin satışını uygun görmüştür.
Hastalıktan ari çiftliklerde önemli hastalıklardan biri de Brusella olarak izlenmektedir. Bu konunun nihai tüketici tarafından yeterince algılanmaması Brusella vakalarının artışına neden olan önemli etmenlerden biridir” dedi.
Farklı kaynaklardan toplanan sütler bir çiftliğin sütü diyerek satılıyor.
Prof. Dr. Nevzat Artık ve Prof. Dr. Tansel Şireli “Düzenlemedeki belirsizlik ve takipsizlik nedeni ile bir ari çiftlikten alınan sertifika fotokopisi ile kaynağı belirsiz süt, sokaklarda uygun olmayan araçlar üzerinde taşınarak serbestçe evimize kadar ulaşabilmektedir.
Oysa ki piyasada bu kadar çok ari çiftlik sütü kapasitesi mevcut değildir. Bu sütlerin bir kısmı süt ürünleri üreticisi firmaların kabul kriterlerine uymayan, yağ ve protein değerleri düşük, antibiyotik kalıntısı bulunan, mikrobiyal yükü çok fazla sütlerdir.
Resmi kontrollerden geçmeyen, kayıt dışı biçimde ve üstelik ‘organik, doğal süt’ adı altında daha pahalıya satılan bu sütler, devletimizin vergi gelirlerinde de önemli bir kayba neden olmaktadır” diye konuştu.
-
0
-
0
-
0
-
0
-
0
- 0 Yorum
-
Yorumu Gönder