Pazar, 05 Ocak 2025
.
.
chevron_left chevron_right
Gündem İstanbul

Kuantum Pazarlama İle Markalar İnsanları Nasıl Anlıyor?

Bugünün dünyasında, veri denizlerinde yol almak bir yön bulma sorunu olduğu kadar; aslında bir keşif yolculuğu da. Peki, bu karmaşık ağların arasında insanı veri olmaktan çıkartıp anlamak mümkün mü? İşte Kuantum Pazarlama, bu sorunun yanıtını sunarken, markalara tüketicilerin zihinlerini ve duygularını da anlama fırsatı veriyor.

Kuantum Pazarlama İle Markalar İnsanları Nasıl Anlıyor?

Pazarlamanın bu yeni döneminde, sayılarla duygular arasındaki köprü nasıl kuruluyor?

Kuantum Pazarlama, son yıllarda pazarlama dünyasında giderek daha fazla dikkat çeken bir kavram. Ancak, bu terimi duyduğunuzda aklınıza ilk gelen şeyler arasında veriler ve algoritmalar olabilir. Düşünsenize, milyarlarca veri parçasının bir araya geldiği, devasa bir bulmacayı çözmeye çalışıyoruz. 

Gerçek şu ki, aslında görünen bu bulmaca tüketicinin zihni. Kuantum Pazarlama, bu bulmacayı çözmek için yapay zeka gibi araçları ve büyük veri analizi gibi süreçleri kullanıyor. Amaç sadece rakamları anlamak değil, bu rakamların ardındaki insanı anlamak. Nasıl yapıyor bunu; hassas noktaları ne; insan ve yapay zeka ikilisinde pazarlama nerede konumlanıyor; nasıl şekilleniyor gibi pek çok soru ile karşılaşıyoruz bu noktada.

O zaman Kuantum Pazarlama, bilinen terimi ile Quantum Marketing nedir?

Kuantum Pazarlama, pazarlamanın dijitalleşmesi ve veri odaklı hale gelmesiyle birlikte ortaya çıkmış bir kavram. Kuantum fiziğinden ilham alan bu terim, karmaşık ve çok katmanlı bir yapıya sahip. Esasında, bu modelde pazarlama stratejileri, geleneksel yöntemlerin ötesine geçiyor. Veriye dayalı analizler ve hızlı tepki mekanizmaları ile insanların ihtiyaçlarına anında cevap veren bir sistem ortaya koyuluyor.

Fakat burada asıl önemli olan, verinin sadece bir araç olması. Kuantum Pazarlama, bu veriyi sadece ticari sonuçları artırmak için değil, aynı zamanda insanları anlamak ve onlara hitap etmek için de kullanıyor.

Bu pazarlama türü, insanların ruh halini, duygusal ihtiyaçlarını ve sosyal bağlamlarını dinamik bir şekilde takip ederek buna göre tepki veriyor; yani anlamlı bir bağ kuruyor. Verinin doğru şekilde analiz edilmesi, pazarlamacıların müşterilerini daha iyi tanımasına, onların ihtiyaçlarına daha hızlı yanıt vermesine de olanak tanıyor.

Örneğin, sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar, arama geçmişi ve çevrimiçi alışveriş davranışları, bir kişinin o anki ruh halini yansıtan veriler olabilir. Bu verilerle, markalar yalnızca hangi ürün ya da hizmetin önerileceğini değil, aynı zamanda nasıl bir dil kullanılması gerektiğini de belirleyebilirler.

Örneğin, üzgün bir tüketiciye moral veren bir mesaj veya motive edici bir içerik gösterilebilir. Tüketicinin zihnine dokunan, onları harekete geçiren ve anlamlı bir bağ kuran bu yaklaşım, geleneksel pazarlama stratejilerinden nasıl farklılaşıyor? Eskiden pazarlama daha çok geniş kitlelere hitap eden, genel mesajlara dayanıyordu. Şimdi ise her birey, kendine özel bir evren. Kuantum Pazarlama bu evrenlere, kişiselleştirilmiş mesajlarla gidiyor.

Burada amaç her insana; kendi yaşam koşullarına, ruh haline ve ihtiyaçlarına uygun bir deneyim sunmak. Yapay zeka ve veri analitiği, müşteri davranışlarını hızlı bir şekilde analiz ederek, kişiselleştirilmiş içerikleri en uygun zamanda karşımıza çıkarıyor. Örneğin, bir spor ayakkabı markası, sizin koşu alışkanlıklarınızı, nabzınızı, hatta hava durumunu bile analiz ederek size özel bir ayakkabı modeli önerebiliyor.

Ayrıca, Kuantum Pazarlama’da hız çok önemli bir faktör. Pazarlama stratejileri anlık olarak değişebilir ve bu değişikliklere hızlı bir şekilde tepki verilmesi gerekir. Müşteriler, daha önce hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde değişen içeriklere ve tekliflere yanıt verir.

kuantum Pazarlama, bu hızlı değişimlere uyum sağlamanızı ve müşteriyle her an, her koşulda iletişimde olmanızı sağlar.

Peki ya empati?

Veri analizi çok önemli ancak tabi ki veriyi oluşturanın da insan davranışları olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu noktada empati devreye giriyor.

Empati, teknoloji ve veriyle sizce nasıl harmanlanıyor?

Empati, bir markanın müşterilerinin ihtiyaçlarını ve hislerini anlaması anlamına gelir. Kuantum Pazarlama da empatiyi, veri ve teknolojiyle harmanlayarak, geleneksel pazarlamanın ötesine taşıyor ve tüketicinin duygusal dünyasına dokunmaya çalışıyor. Yani, yalnızca müşterilerin neye ihtiyacı olduğunu bilmekle kalmıyor, aynı zamanda onlarla daha derin, anlamlı ve duygusal bir bağ kurmaya aracılık ediyor.

İnsanların ruh hali, ekonomik durumu ve sosyal koşulları zamanla değişir. Kuantum Pazarlama, tüm bu değişkenleri göz önünde bulundurarak, müşterilere uygun içerikler, teklifler ve deneyimler sunar.

Örneğin, yapay zeka destekli chatbotlar, müşteri sorunlarını çözmek için sadece bilgi vermekle kalmaz, aynı zamanda müşterilerin duygusal durumlarını da anlayarak daha empatik bir iletişim kurar. Bu da, markaların müşterilerinin alışveriş yaparken duygusal ihtiyaçlarını da karşılayarak onlarla daha güçlü bir bağ kurmasını sağlıyor.

Daha somut bir örnek vermek gerekirse, bir e-ticaret sitesi, bir süredir ürün almasanız dahi yaptığınız aramalardan sizin örneğin bir seyahat hazırlığı içerisinde olduğunuzu, bu seyahati hangi mevsimde yapmayı planladığınızı ve hatta gideceğiniz coğrafyayı bile algılayabilir; Ve buna göre aklınıza gelmeyecek ürünler ve hizmetler önerebilir.

Bunun gerekçeleri ile ilgili varsayımlar bulunabilir (ülke değişikliği, iş değişikliği, çocuk sahibi olma vb) ve buna uygun mesajlarla size ulaşabilir. Bu strateji, kullanıcının mevcut tercihlerini tahmin etmek yerine, kullanıcının ilgi alanlarını değiştirmek veya şekillendirmek üzerine odaklanır. Kullanıcıyı belirli içeriklere yönlendirerek, onun zamanla bu yeni içerik türlerine ilgi duymasını sağlar. Yani sadece kullanıcının bilinçli tercihlerini (beğeni, tıklama) değil, bilinçdışı ve duygusal tepkilerini de dikkate alır.

Bu kadar kişiselleştirme biraz ürkütücü değil mi?

Evet, haklısınız. Veri gizliliği ve mahremiyet konusu çok önemli. Kuantum Pazarlama, bu konuda şeffaf olmak ve tüketicinin güvenini kazanmak zorunda. Ayrıca, bu kadar kişiselleştirilmiş bir yaklaşım, bazen "tuhaf" veya "rahatsız edici" bulunabilir. Bu nedenle, markaların bu dengeyi iyi kurması gerekiyor.

Tüketicilere hangi verileri topladıklarını, neden topladıklarını ve bu verileri nasıl kullanacaklarını açıkça belirtmeleri, onlara seçim hakkı sunmaları önemli. Örneğin, bilgilerinin pazarlama amaçlı kullanılmasını istemeyen tüketicilerin bu seçeneği reddetmelerine olanak tanımak gibi.

Burada Toplum Etkisi, Toplumsal Sorumluluk da devreye giriyor mu?

Elbette. Kuantum pazarlama sadece bir pazarlama stratejisi değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluğun da bir parçası. Markalar, insanların değerlerine, toplumsal hassasiyetlerine ve çevreye duyarlı olmalı. Yalnızca satış yapma amacını değil, aynı zamanda toplum üzerinde anlamlı bir etki bırakma hedefini de taşımalı.

Bu dönemde, toplumumuzun çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi konulara yönelik duyarlılığı giderek artıyor.Eşitsizlikler ve adaletsizlikler gündemimizde önemli bir yer tutuyor. Bu bağlamda, pazarlamacılar, toplumda gerçek bir değişim yaratma gücüne sahip kilit oyuncular. Bilinçlendirme, mesajlaşma ve ürün geliştirme süreçlerinde, hedef kitlelerle ve topluluklarla anlamlı bir bağ kurmak büyük önem taşıyor. Aslında, yaşadığımız dönüşümü yönlendirmek ve olumlu bir etki yaratmak için elimizde önemli bir anahtar var.

Empatik bir Kuantum Pazarlama stratejisi, sadece ticari başarıyı değil, markaların toplumsal sorumluluklarını da yerine getirmelerini sağlıyor. İnsanların toplumsal değerleri, duygusal ihtiyaçları ve çevreye duyduğu bağlılıkları göz önünde bulundurularak hazırlanan kampanyalar, marka ile tüketici arasındaki bağı güçlendiriyor.

Kuantum Pazarlama’nın, sürdürülebilirlik hedefleriyle büyümeyi bir arada götürebileceği çıkıyor ortaya. Ajans Be Nice olarak Sürdürülebilir Pazarlama ve İletişim alanında pek çok markanın sürdürülebilir hedeflerine yön veriyorsunuz.

Peki, sizce birçok ESG/ÇYS (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) girişiminin bu dengeyi kuramamasının nedeni nedir ve Kuantum
Pazarlama bu konuda nasıl bir çözüm sunabilir?

Kuantum Pazarlama değişimi, “iyilik yaparak doğru büyüyebileceğinizi” kanıtlayan pazarlama girişimleriyle desteklenebilir. Çok fazla ESG girişimi, ölçek ve iş büyümesi arasındaki dengeyi kaçırıyor. Bu da dengenin kaybolması, sürdürülebilirlik hedeflerinden uzaklaşmalarına neden oluyor.

Ancak Kuantum Pazarlama teorisinde olduğu gibi, bu modelin de etkili olabilmesi için basit bir yapıya sahip olması gerekir. Basitliği sağlamak ise zordur. Pazarlamacılar, yaratıcı çözümler ve mevcut kaynakları kullanarak 'büyüme korsanlığını” “sürdürülebilir büyüme hızlandırma” stratejilerine dönüştürebilirler.

Yani, empati, stratejik veri analizi ve hikâye anlatıcılığı becerisi ile pazarlamanın odak noktasını kısa vadeli büyümeden uzun vadeli ve anlamlı etkilere kaydırabilirler. BeNice olarak, markalarımızla gerçekleştirdiğimiz işbirliğinde bu dönüşümü harekete geçiren ya da geliştiren stratejilerle hareket ediyoruz. Burada önemli olan kontrolsüz hızlı büyümek değil; istikrarlı, etkili ve sürdürülebilir bir başarı
elde etmek.

Peki gelecekte bizi neler bekliyor?

Kuantum Pazarlama, sürekli gelişen bir alan. Yapay zekanın daha da gelişmesiyle birlikte, pazarlama stratejileri de daha da akıllı hale gelecek. Aslında yepyeni bir çağ başlıyor bu modelle. Yalnızca sayılar ve algoritmalarla sınırlı kalmayıp, insanın duygusal, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarına da hitap ediyor.

 Belki de bir gün, ürünler bizi kendiliğinden bulacak veya reklamlar zihnimizi okuyarak bize tam olarak istediğimiz şeyi sunacak. Veri, sadece hedeflere ulaşmak için değil, insanları daha iyi anlamak ve onlara daha anlamlı bir deneyim sunmak için daha fazla kullanılmaya başlanacak.

Tüm bu açılardan baktığınızda Kuantum Pazarlama, veri ve insanı bir araya getiren, kişiselleştirilmiş ve empatik bir yaklaşım. Bu yaklaşım, markaların tüketicilerle daha güçlü bağlar kurmasına ve daha etkili sonuçlar elde etmesine yardımcı oluyor. Ve teknolojinin bu hızlı gelişimine pozitif yönde uyum sağlamak da mümkün.

Markalar 2025 yılı ve sonrası için bu yeni sürece nasıl hazırlanmalı? BeNice olarak neler önerirsiniz? 

2025 yılında Kuantum Pazarlama, markaların müşterileriyle etkileşim kurma şeklini kökten değiştirecek. Markaların bu yeni dönemde başarılı olabilmeleri için yapay zekayı daha derinlemesine kullanarak kişiselleştirilmiş deneyimler sunmaları, sürdürülebilirlik odaklı çalışmalar yapmaları, yeni teknolojilere ayak uydurmaları kaçınılmaz.

Ayrıca, veri güvenliği ve etik konularına özen göstererek müşteri güvenini kazanmak ve çalışanlarını bu dönüşüme dahil etmek de başarı için kritik öneme sahip olacak. Bu sayede markaların, hem büyüme hedeflerine ulaşacağını, hem de müşterileriyle daha güçlü bağlar kuracaklarını düşünüyorum.

Ajans BeNice

Bölge: Etiketler:
VİDEO GALERİ
Emoji ile tepki ver!
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • DAHA FAZLA SONUÇ YÜKLE